Erciyes Üniversitesi (ERÜ) ile Milli Türk Talebe Birliği Kayseri Şubesi tarafından 'Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi' konulu konferans düzenlendi.

ERÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa; AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Melikgazi Kaymakamı Erkaya Yırık, Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Doğan, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan ile çok sayıda davetli katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Doğan yaptı. Anayasada yıllardır birçok değişikliğin yapıldığını ve bu değişiklikler sonucunda Anayasanın tabir yerinde ise yamalı bir bohçaya döndüğünü belirten Prof. Dr. Doğan, "Gönül isterdi ki daha önceki dönemlerde Anayasa değişikliği için başlamış olan çalışmalar hedefine ulaşsın ve yeni bir Anayasa yapılmış, yürürlüğe konmuş olsun. Fakat bu mümkün olmadı. Yine parça parça değişiklikler ile devam ediyoruz. Kabul edersizin ki, 1982 yılında yapılan Anayasamız,  gerçekte halk iradesine dayanmamaktadır. Sıkıyönetim döneminde gerçekleşmiş, aslında halkada anlatılamamış bir Anayasaydı. Şimdi değişiklik yapılan Anayasayı halk bilmiyor deniliyor, ama tam tersine artık bugün medyada, meydanlarda tartışılıyor, anlatılıyor yapılacak olan değişikler ve halk ne olduğunu araştırıp takip ediyor. Sonuç ne olur bilemeyiz; ama memleket için, devlet için ne çıkarsa, iyi bir sonuç olacaktır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; iddia edildiği gibi bir rejim değişikliği yapılmamaktadır. Bir hükümet sistemi değişikliği yapılmaktadır. Hepinizin de bildiği gibi 1921’de Meclis Hükümeti Sistemi vardı. Daha sonrasında bu rejimden vazgeçilerek değiştirildi. Bugünde yapılan yeni bir değişikliktir. Demek ki, çokta yapılamayacak ve yapılması devletin temellerini bozmayacak bir değişikliktir. Bu sebepten se halk bilmiyor tartışmalarının birçoğunun sunni olduğunu belirtmek pek yanlış olmayacaktır" dedi.

Milli Türk Talebe Birliği Kayseri Şube Başkanı Akın Kaya ise kısa bir konuşma yaparak Milli Türk Talebe Birliği’nin faaliyetleri hakkında bilgiler verdi ve Cumhurbaşkanlığı sistemini desteklediklerini belirtti.

Konferansın konuşmacısı AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, de yapılan Anayasa değişikliği hakkında bilgiler verdi.

Türkiye'deki asıl sorunun çok başlılık olduğunu belirten Milletvekili Külünk, "Sistem değişikliğini bir bütünsellik içinde görmemiz lazım. Öncelikle, Türkiye’nin bu Anayasadan kurtulması gerekmektedir. Bu Anayasa bu aziz milletin iradesini, köşeye sıkıştırmış bir Anayasadır. Bu Anayasa, milletin egemenlik hakkını, üzerinde organlar eliyle vesayet oluşumunu meşrulaştırmış bir Anayasadır. Bu anaysa, Türkiye’de otoriter bürokrasizmin atanmışların, seçilmişlerin egemenlik hakkı üzerinde ortaklık iddia etmesinin meşrulaştırmış bir Anayasadır. Bu Anayasa, Türkiye’nin gelecek yüzyılı taşıyabilme noktasında dinamik değildir, pratik değildir ve çabuk değildir. Bu Anayasa, dünyadaki değişimi anlayamamaktadır. Oysaki Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Anayasa, bireyle devlet arsında imzalanan bir antlaşma değildir. Anayasa, milletin kendi arasında imzaladığı antlaşmayla, devlete nizam yani düzen vermesidir. Devletin sınırlarını düzeltmek için sınırlarını tayin etmektir. Ama gelip görün ki; bizim çok ciddi bir problemimiz vardır. Anayasacılık kültürümüz yok. Anayasa tartışmalarımız toplumsallaşmaz. Hayatımızı doğrudan ilgilendiren, bir konuyla ilgili sizlere sorsam 150- 200 kişilik bu salonda 10 kişi Anayasayı okudum der. Hâlbuki bu bizim hayatımızı doğrudan etkileyen bir durumdur. Özgürlüklerimizin sınırlarını kendimiz belirliyoruz.  Haklarımızın sınırlarını kendimiz belirliyoruz. Nasıl yönetileceğimizi kendimiz belirliyoruz. Anayasacılık kültürüne uzakta olduğumuz için, bugün sistem değişikliği tartışmasında da maalesef kirli bilgiyle çok kolay algılarımız yönetilebilir hale geliyor"  dedi.

Ülkede Anayasanın dışında hiçbir işlemin gerçekleştirilmediğinin altını çizen Külünk, şöyle devam etti:

"Her şey sistem değişikliğinde bu Anayasada gerçekleşiyor. Anayasa dışında hiçbir şey yapılamıyor. O zaman bu hezeyan nedir. Eyalet sendromu, bölünme sendromu, arkasından tek adam sendromu. Bunun temellini söylüyorum sizlere; bu Anayasayı okumuyoruz. Siyasetçiler okuyor sanmayın, onlarda okumuyor. Neden okumuyorlar, çünkü parlamento güçsüz, niye okumuyorlar, çünkü parlamenterlik güçsüz. Siz bugün onları güçlü zannediyorsunuz. Hayır, çünkü bugünkü sistemde sistemin öznesi güçsüz parlamento, güçsüz milletvekilliğidir. Bugünkü sistemle; siyasi sorumluluk da olması gereken egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir. Parlamenter sistemde siyasi sorumluluğunda kime ait olması lazım. Halka, yani size. Ama bugün sorumluluklarımız, parlamenter sistemin inşa ettiği sistemin tahammülleri oluşmuş gelenekler üzerinden siyasi sorumluluğunu siyasetçiler millete karşı değil de, kendisini milletvekili yapana, kendisini kongrelerde seçene karşı siyasi sorumluluğunu hissettiği için böyle bir Anayasa okumaya ihtiyacı yok. Egemenliğin sahibi halka karşı kendisini sorumlu hissetme ihtiyacı çok gerilerde kalıyor. Kime karşı sorumlu hissediyor kendini kim seçip işaret ettiyse ona karşı. Onun içinde kimsenin bu ülkedeki toplumsal sözleşme diye bir olguyu üzerinde kafa yormasına ihtiyacı yok. Hâlbuki bugün en çok yapmamız gereken iş Anayasa tartışmalarıdır. Çünkü bu mesele burada bitmeyecek.”